Pages

13 Şubat 2015 Cuma

Sevgili Mavi; #8


Öldün. Daha doğrusu öldürüldün. Annen tarafından. Belki de hiç benim nasıl hissedeceğim dahi düşünülmeden.

Kahroluyorum Mavi. Son günlerde hastalık belası ile pençeleşirken, seni ve sıhhatimi beklerken… Ölüm haberini almak… Bu nasıl olur Mavi? Nasıl gidersin? Aslında öncede gitmiştin… Ama döneceğine inanıyordum Mavi. Sonuçta yaşıyordun ve bu mümkündü. Dönmen mümkündü. Ama şimdi…

Korkuyorum Mavi. Gün geçtikçe, aptal beynim yüzünden seni unutmaya başlamaktan. Beynime güvenmiyorum. Seni hayatımın merkezine oturtmak konusunda direnen kalbime, şiddetle karşı çıkmıştı çünkü. Seni unutmayı isteyebilir Mavi. Ama benim kalbim… Asla! Asla bunu istemez. 

Nasıl konuşurdun, yakında hatırlayamayacağım Mavi. Aslında şu anda da hatırlayamıyorum. Beynimi ne kadar zorlasam da, ‘sırtındaki ufak benine kadar’ dan başka cümlen gelmiyor hatırıma.

Neden Mavi? Neden şimdiden avuçlarımdan kayıyormuşsun gibi hissediyorum? Eğer avuçlarımdan kayar ve tamamen kaybolursan, kaybolmana izin veren beynimi ve ellerimi asla affedemem Mavi. Asla. Ve kat’a!

Ağlamak istiyorum Mavi. Ancak gözyaşlarım sana o kadar tutkunlar ki, senin yanımda olmadığın bir an gözlerimden buz gibi zemine damlamak istemiyorlar. Kalbimin seni istediği kadar, gözyaşlarım da seni istiyorlar. Biraz irice olan elinle onlara dokunmanı istiyorlar. Bu mümkün değil Mavi. Artık değil.

Ağlamıyorum, ağlayamıyorum Mavi. Senin gerçekten gittiğine, asla dönmeyecek şekilde gittiğine gerçekten inanamıyorum çünkü. Bir yerlerden çıkıp gelmeni o kadar çok istiyorum ki… Ama olmayacak Mavi.

Annen çok kararlı konuştu. O öldü, demese de; O gitti, dedi. Sözlerinde fazla ciddiyet ve acımasızlık hissettim Mavi. Saçma sapan insanlar yüzünden, annenin sana kıymasını kabul edemedim. Hâlâ edemiyorum Mavi. O saçma insanların hepsini bulmak ve… Öldürmek istiyorum. Onların senin ölümüne sebep oldukları gibi, ben de onların ölümüne sebep olmak istiyorum. Annene de kızamıyorum Mavi. Ama ona da kırıldım.

Şu an dinliyor olduğum şarkı yabancı dil Mavi. Sözlerinin tamamını anlayabilecek olmama rağmen kulağıma yalnızca birkaç kelime fazlasıyla doluyor. “Bitmek” diyorlar, “Özlemek” diyorlar, “Hatırlamak” diyorlar, “Zor” diyorlar… Binlerce kelimenin arasından yalnızca bunları algılıyor beynim.

Ağlıyorum Mavi. Her gözyaşı damlam, senin bana dönmen için bir merdiven basamağı olsun istiyorum. Milyonlarca basamak oluşturabilecekmiş gibi hissediyorum şu anda çünkü… Gözyaşlarım, sana bir şeyler anlatmak üzere oradan oraya gezinen ellerimin üstüne düşüyorlar.

Duyuyor musun Mavi? Hıçkırıklarımı. Geri dönmeyeceğini bile bile, gurur denen şeyi ayakları altına alıp senden geri dönmeni isteyen hıçkırıklarımı.

Duyuyor musun Mavi? İçimdeki çığlıkları. Sana, dönmen için yalvaran çığlıklarımı. Yüreğimin en uçlarına kadar bastırdığım çığlıklarımı…

Duyuyor musun Mavi? Yağmurun sesini. Sana onlar da, gel, diyorlar.

İyi dinle Mavi…

Duyamıyorum Mavi. Sesini.

Hissedemiyorum Mavi. Seni.


1302.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder