Pages

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Sevgili Mavi; #3- Hayalet Yazı

 Sevgili Mavi;

 Sana yazmayalı uzun zaman oldu değil mi? Hayır, yanlışsın. Uzun zaman falan olmadı çünkü. Daha dün yazdım sana. Hatta önceki gün de. Daha önceki gün de... Nedeni yazılarımı hayalet olmasıydı görmemenin. Yazdım ve sonra düşündüm. "Mavi'ye her şeyimi anlatabilirim, beni dinler, beni destekler. Biliyorum. Peki ben, onu üzmek gibi bir hakka nasıl sahip oldum?" Bundan dolayı yalnızca kayıtlı kaldı yazılarım.

 Özledim Mavi. Aslında şu anda seni dinleyebiliyorum. Dinlemekten kastım, hislerimi takip etmek. Sana karşı olan... Bugünler de kendimi amacına karar vermiş küçük bir kız gibi hissediyorum. Çünkü karar verdim. Ne olmak istediğime. Bunun için ne yapmam gerektiğine. Neyimi feda edip, ne kadarını gözden çıkarmam gerektiğine... Hepsine! Bu iyi hissettirdi; ancak bir sorunum var hâlâ Mavi. Amacını belirleyen bir kişi, yapması gerektiğine daha bir şevkle sarılmaz mı? Emin olamıyorum; çünkü ben yalnızca bekliyorum. Nedeni nefsim de olabilir. Bak, yazınca kendim buldum sebebini. Diyorum ya; bana iyi geliyorsun. Anla sen işte, Mavi.

Şu günlerde karar veremediğim bir şey daha var Mavi. Kişiliğim. Benden iki tane olduğunu fark ettim Mavi. Kulağa korkunç geliyor, değil mi? Nasıl fark ettiğim biraz karışık ama fark ettiğimde gerçekten yerle bir oldum. Aslında bu birçok şeye açıklık getiriyordu. Kişiliklerimden ilki günlük hayatta en çok takındığımdı. Sessiz olan. Sakin olan. İçine ağlayan. İçine konuşan. Hayalini bulamayan. Yalnızca yaşayan. Yalnızca der çalışan, bir oyuncak. Kısaca Hayalî. Bu benim ilk kişiliğim Mavi. Gündüzleri beni bu halimle karşılarsın eğer gelirsen. Bu kişiliğimin tortullaştığı yerler var ama. Mesela, bazen sessiz olmuyorum. Delicesine konuşup derdini anlatanım. Kısa sürse de oluyor arada. Veyahutta rahatça konuşabildiğim, bir şeylerimi paylaşabildiğim birkaç insan var. Her şeyimi olmasa da... Bir şeylerimi paylaşabiliyorum...

 İkinci kişiliğim ise... Onu yeni fark ettim. Enerjik olan. Etrafına neşe saçan. Bazıları için mutluluk kaynağı. İçine yazar. İçine okur. İçine tatlı geveze. Hayalleri olan ve onları düşünürken bile aptalca gülümseyen. Kısaca Lalala. Bu kişiliğim ise yalnızca geceleri benimle. Bazen akşamları da kaplıyor. Benimle yirmi dört saat boyunca birlikte olan birisi rahatça kavrar bu farklılıklarımı. Elbette benimle ilgileniyorsa. Bu kişiliğimin farkında olan bir kişi var. Yalnızca bir kişi. Bir de sen varsın işte. Öğrendin artık.

 Bu rahatsız edici değil aslında. Tamam, rahatsız edici. Kabul. Ama onları kabul edebilirdim. Kabul edilebilirler. Buysam değiştiremem, değil mi? Rahatsız edici değil dememin sebebi... Bunlardan daha korkunç bir şeyin olması benimle. Ne olduğunu merak ediyorsun, değil mi Mavi?

 En kötüsü kıskançlık Mavi. Nasıl olduğunu merak etmişsindir. Merak edersin zaten, bilirim. Kıskançlık... Çünkü birisini... Seni... Paylaşamıyorum. Hem Lalala'nın hem de Hayalî'nin Mavi'si olmak zorunda mısın? Kıskanıyorum Mavi. Kıskanıyorum; çünkü Hayalî ile konuşamadıkça sarışıp ağlıyorsunuz rüyalarınızda. Lalala ile ise fazla enerjik ve mutluluk dolusunuz. Dokunsan tenine, gökküşağı fışkıracakmış gibi... Bu mümkün mü Mavi? Böylesine bir kıskançlık?

 Merak ediyorum... Beni iki kişiliğimle de sever misin Mavi? Karar vermeden önce şunu düşün; ben seni iki kişiliğinle de sevdim Mavi. Bağırıp çağırıp yumurtalı ramen ile konuyu kapatmandan bahsediyorum. Her iki halin de sevilesiydi ama. Kabul ediyorum. Peki benim iki halim nasıl Mavi? Kabul edilebilir mi?