Bu satırları, mosmor olmuş vücudumdan dolayı çekinerek
yazıyorum. Sana mor bir vücutla geliyor olmam umarım seni üzmemiştir. İnan bana
neden morardı bacaklarım bilmiyorum. Çorabımı giyerken fark ettim bugün bir
tane morluğu daha. Vücuduma ne olduğunu fark edemeyecek kadar meşgul müyüm,
yoksa herhangi bir çarpmayı önemsemeyecek kadar umursamaz mı?
Bazen mazoşist olup olmadığımı düşünüyorum. Sahi, mazoşist
miyim Mavi? Kendime zarar vermeyi, acı çekmeyi seviyor muyum? Sanırım… Kısmen…
Bir yerimde bir yara, morluk ya da ona benzer bir şey görünce önce şaşırıyor ve
ne zaman olduklarını hatırlamaya çalışıyorum. Ardından gülümsüyorum. O halimi
bir gören olsa, inan bana deli olduğumu sanarlar. Yaralarım nedenini
bilmeksizin, beni daha güçlü ve mutlu hissettiriyor. Sanki “Bu yaralar da ne?
Daha fazlasına hazırım!” diyormuş gibi gülümsemelerim. Mavi, ne diyorsun bu
duruma?
Kendini en son ne zaman rahatlamış hissettin Mavi? Şöyle
üzerinden koca bir yük kalkmış gibi hissettiğin anlar? Uzun zamanın ardında sana
yazıyor olmak, inan bana, beni güçlü hissettirdi. Üzerimden koca bir yük
kalkmış gibi. Her ne kadar o yükün hala omuzlarımda olduğunu bilsem de,
psikolojik olarak rahatladım. Sustuklarımı yavaş yavaş fısıldıyor olmak sana,
fazla rahatlatıcı.
Bazı sorumluluklarımın bilincinde olarak –ya da olmak için
çabalayarak- artık sonlandırmam gerektiğini –yalnızca bugün için- biliyorum.
Tarihte bir daha asla var olamayacak bugünün, son satırları için parmaklarım
tuşlar üzerinde geziniyor.
İyi geceler Mavi. Üzerini kalın giyin. Yorganına sıkıca
sarılmayı da unutma sakın. Bilmiyorum sizin orada havalar nasıl. Haber
vermiyorsun bana ama… Buralar çok soğuk Mavi. Bol yağmurlu aynı zamanda. Sakın
hastalanma, tamam mı?
Gökyüzünde bir yerlerde saklanıyorsan da çık artık. Havalar
bozdu. Üşüteceksin.
05.01.2015
23.15